3 Aralık 2007 Pazartesi

11. ve 12. yüzyılın özellikleri

KONU: İSLAMİ DÖNEMDE İLK DİL VE EDEBİYAT ÜRÜNLEREİ(11. VE 12. YY. TÜRK EDEBİYATI)

11.- 12. Yüzyıl Tarihi, Siyasi ve Sosyal Yapı: Türkler, 8. yy’dan itibaren Müslümanlığın etkisinde kalarak yeni dini kabul etmeye başlamışlardır. 9. yy’ın ortalarında kurulan Samanoğulları Devleti halkının çoğunun Türk olduğunu ancak resmi dil olarak Arapça ve Farsça’yı kullandıklarını biliyoruz. Nitekim, 10. yy.’ın ortalarında kurularak 12. yy.’uın sonlarına kadar egemenliğini sürdürmüş olan Gazneliler de sarayın ve ordunun kullandığı dil Türkçe olmakla birlikte resmi dil gene Arapçadır. Daha 8. yy.’ın sonlarında Fergana, Kaşgar, Aksu yörelerinde devlet kuran Karahanlılar 10. yy.’ın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han’ın Müslümanlığı kabul etmesi üzerine Müslüman olarak ilk Müslüman Türk Devletini kurarlar. Böylece 8. yy.’dan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler’in yaşadığı Maveraünnehr, Horasan, Kaşgar yöresi 4 yüzyıl süren bir dönem içerisinde Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türklerin ibadet için Kuran okumaları gerekiyordu. Böylece Türkler, Müslüman diğer milletler gibi Arap yazısını kullanmaya başladılar. Müslüman olan Türklerin yavaş yavaş İslam kültürüne girmesinde Araplardan çok İranlıların etkisi olmuştur. Başka bir değişle İslam kültürü, dünya görüşü ve bunların ürünü olan ortak İslam edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan ögeler İranlıların aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir.
11. ve 12. Yüzyıl Türk Edebiyatının Genel Özellikleri:
Bu yüzyılda geçiş dönemi yaşayan Türk edebiyatı şu özellikleri göstermiştir:
1. İslamiyet öncesi kültür ile İslami kültür iç içedir.
2. Eserlerde toplum hayatını şekillendirme ve yönlendirme amacı güdülmüştür.
3. Eserlerde dini öğretme amacı esas alınmıştır.
4. Hece ölçüsü devam ederken aruz ölçüsü de kullanılmaya başlanılmıştır.
5. Dile Arap ve Fars edebiyatında kullanılan nazım şekilleriyle kelimeler girmeye başlamıştır.
6. Nazım birimi dörtlük ve beyittir.
7. Arap ve Fars edebiyatında kullanılan nazım şekilleriyle eserler verilmeye başlanmıştır.
8. Bu yüzyılda klasik Türk edebiyatı ve Türk Tasavvuf edebiyatı ilk örneklerini vermiştir. Böylece edebiyatımızın farklı üç yönde gelişeceğinin ilk işaretleri ortaya çıkmıştır.
İslami dönemin ilk dil ve edebiyat ürünleri de şunlardır:
KUTADGU BİLİG: Yusuf Has Hacip tarafından yazılarak Tabgaç Buğra Karahan’a sunulmuştur (1069). Eser mutluluk veren bilgi anlamına gelir. Eserin üç nüshası vardır: Viyana nüshası, Mısır nüshası, Fergana nüshası. Eser Hakaniye Türkçesi(Karahanlı Türkçesi) ile yazılmıştır. Eser genellikle mesnevi biçimiyle yazılmıştır. Kaside biçimiyle yazılan bölümler de vardır. Tamamı 6299 beyittir. 173 tane de dörtlük vardır. Bütün dizeler aruz ölçüsüyle yazılmıştır.
Eser Türk edebiyatının ilk mesnevisidir.
Yazar eserini insanın iki dünyada mutlu olabilmesi için tutması gereken yolu göstermek için yazmıştır. Bunun için Kutadgu Bilig didaktik bir eserdir yani öğreticidir.
Eserin temeli dört kavram üzerine kurulmuş, bunlar dört kişi ile canlandırılmıştır:
Kün Toğdı- doğruluk, adalet; Ay Toldı- saadet, mutluluk; Ögdilmiş- akıl, zeka; Odgurmuş- akıbet, hayatın sonu. Bu nedenle eser alegorik( sembolik) tarzda bir eserdir.
Eserde, birey, toplum ve devlet hayatının dengeli bir yolda düzenlenmesi için gerekli olan görgü, bilgi ve erdemlerin neler olduğu, bunların nasıl elde edilip nasıl kullanılacağı anlatılarak; ülküsel toplum düzeninin yapısının özellikleri belirtilmiştir. Toplum içindeki çeşitli sınıflar, memurluklar, meslekler ayrı ayrı ele alınmış; bunların nitelikleri, görevleri, hükümdarın bunlara, bunların hükümdara karşı davranışının nasıl olması gerektiği anlatılmıştır.
Eser Türk edebiyatının siyasetname türünde yazılan ilk örneğidir.
Eser İslami dönemin yansımalarının bulunduğu ilk örnektir.mesnevi nazım şekliyle, beyitlerle yazılması ve İslami unsurların yer alması ve dönemin ahlak anlayışını ortaya koyması bakımından önemli bir kaynaktır.
Yusuf Has Hacib: Yazarın hayatı hakkında çok az bilgi vardır. 1019’da doğduğu tahmin ediliyor. Balasagun’da doğmuştur. Ölüm tarihi bilinmiyor. Eserini Han’ın önünde okuduğu vakit kendisine has-haciplik görevi verilmiştir. Bundan sonra adı Yusuf Has Hacib olarak anılmıştır. Bilgisi, erdemi, dine bağlılığı ile toplum içinde çok saygı kazanmıştır.
Eserinden hareketle yazarın fikri ve edebi yönü için şunları söyleyebiliriz: İslami dönemin ilk eserini yazmıştır. Eseriyle mesnevi nazım geleneğini başlatmıştır. Eserini alegorik ve didaktik tarzda yazmıştır. Türk edebiyatının ilk siyasetnamesini yazmıştır. Eserinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. İslamiyet öncesi şiir geleneği ile İslami şiir geleneğini bir arada işlemiştir.
ATABETÜ’L-HAKAYIK: Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılarak Emir Muhammed Dad İspehsalar Bey’e sunulmuştur. Eser gerçeklerin eşiği anlamına gelir. Eserin beş nüshası vardır. Eser Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Türk- İslam edebiyatının elimize geçen ikinci eseridir. Eserde kaside nazım biçimi kullanılmıştır. Eserin beyitlerle ve dörtlüklerle oluşan bölümleri vardır. Eser 80 beyit ve 101 dörtlükten oluşur. Eserde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Beş nüshanın karşılaştırılmasıyla meydana getirilen nüshada 14 bölüm vardır. Başlangıçta Allah’a, peygambere, dört halifeye, devrin hükümdarına övgüler düzülmüştür. Yazar asıl konuların anlatıldığı 8 bölüme nevi(tür) adını vermiştir. Bu 8 konu demektir. Bunları sıralayalım: Bilginin yararı, bilgisizliğin zararı; dili tutmanın yolu; dünyanın değişmesi, hallerin başkalaşması; cömertliğin övülmesi, cimriliğin yerilmesi; alçak gönüllülük ve kendini beğenmişlik; hırs ve uzun emel; iyi ahlak; çeşitli anlamları kapsayan türlü beyitler: ikiyüzlü kişinin itibar gördüğü, haramın helal diye yendiği, bilgin kişinin bilimi, din adamının dini bıraktığı anlatılır. Bu bozuklukları gidermenin yolları verilir.
Edip Ahmet eserini din temeline dayanan bir ahlak eğitimi vermek amacıyla, insanlara öğüt vermek, yol göstermek için ve Emir Muhammed’i herkes hatırlasın diye yazmıştır. Eser bir öğüt kitabıdır.
Edip Ahmet Yükneki: Hayatı hakkında çok az bilgi vardır.doğum tarihi bilinmiyor. 12. yy.’ın ilk yarısında öldüğü sanılıyor. Yügnek’te doğmuştur. Anadan doğma kördür. Edipler edibi, fazıllar başı diye anılır.
Eserinden hareketle yazarın fikri ve edebi yönü için şunları söyleyebiliriz: Eserinde hem dörtlük hem de beyit kullanmıştır. Eserini didaktik tarzda kaleme almıştır. İslamiyet öncesi şiir geleneği ile İslami şiir geleneğini bir arada işlemiştir.
DİVAN-I HİKMET: Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Hikmetler gerek ölçü, gerek nazım biçimi bakımından halk edebiyatı geleneğine bağlı kalınarak yazılmıştır. Hepsi hece ölçüsü ve dörtlüklerle söylenmiştir. Eser Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır.
Hikmetlerde Yesevilik tarikatının temel ilkeleriyle ilgili bilgiler, dervişlik üzerine övgüler, kıyametin yaklaştığı, Allah’a ulaşma yolları, cennet ve cehennem tasvirleri, peygamberimizin hayatı ve mucizeleri gibi konular işlenmiştir. Bunlar belli birtakım düşünceleri aşılamak amacıyla yazılmış öğretici manzumelerdir. Eserini müritlerine tasavvufun adab ve erkanını öğretmek , dini bilgiler vermek için yazmıştır. Yazdığı manzumelerin içeriğinden dolayı şiirlerine hikmet adını vermiştir.(Hikmet, hayatta yol gösterecek değerde olan bilgece söz demektir.) Hikmetler şekil olarak halk edebiyatı geleneğine, içerik olarak İslami şiir geleneğine bağlıdır.
Ahmet Yesevi: 11. yüzyılın sonlarında Batı Türkistan’da Sayram Kasabasında doğmuştur. Babası İbrahim adlı bir şeyhtir.Yedi yaşında iken babası ölmüş ablası ile Yesi şehrine yerleşmiştir. Eğitimi için Buhara’ya gitmiştir. Burada Şeyh Yusuf Hemedani’den el almıştır. Şeyhin ölümünden sonra Yesi’ye yerleşmiştir. Burada Yesevilik Tarikatını kurmuş, hikmetleriyle tarikatını yaymıştır. Hayatı boyunca kerametler gösterdiği, peygamberimizin ölüm yaşı olan 63’e gelince toprak altında bir oda yaptırıp hayatının geri kalan bölümünü orada çile doldurarak geçirmiştir. Bu hikmetinde “O sebepten 63 te girdim yere” dizesinde böyle ifade edilmiştir.
Eserinden hareketle yazarın fikri ve edebi yönü için şunları söyleyebiliriz: hikmet tarzı şiir geleneğini başlatmıştır. Dini tasavvufi halk edebiyatı onunla başlamıştır. İlk mutasavvıf olarak Yesevi tarikatını kurmuştur. Eserini didaktik tarzda kaleme almıştır.
DİVANÜ LÜGATİ’T- TÜRK: Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılarak Abbasi halifesi Ebulkasım Abdullah’a sunulmuştur(1072). Eser Arapça olarak yazılmıştır. Yazar, eseri Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek için yazmıştır. Kaşgarlı Mahmut eserini yazarken Türklerin bütün şarlarını, çöllerini, baştan başa dolaştığını; Türk ,Türkmen, Oğuz, Yağma, Çiğil, Kırgız boylarının dillerini, kafiyelerini öğrenerek düzenlediğini; hikmet, seci, atalar sözü, şiir, recez, nesir gibi şeylerle süsleyerek hece harflerine göre tertipleyerek yazdığını söylemektedir. İslamiyet öncesi edebi ürünlerinden sav, sagu, koşuk, destan örnekleri Divanü Lügati’t- Türk yoluyla günümüze ulaşmıştır. Divanü Lügati’t- Türk ‘te dönemin tarihi ve coğrafi özellikleri, edebiyatı, yaşayışı, adetleri, töreleri vb. konularda çok çeşitli bilgiler verilmektedir. Eserde Türkçe gramer kuralları, ağız ve şive özellikleri de geniş yer tutar.
Divanü Lügati’t- Türk Türkçe’nin ilk sözlük ve dil bilgisi kitabıdır. Sözlük yazma geleneği bu eserle başlamıştır. Kitap ansiklopedik bir sözlüktür.
Kitapta Türkçe kelimelerinin sayısı 7500’dür. Yazar eserine yaşayan sözcükleri almış, unutulanları almamıştır.
Kaşgarlı Mahmut: Yazarın hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Kaşgarda doğup büyüdüğü sanılmaktadır. Arapça ve Farsçayı iyi bilmektedir. İslami dönem ilk eserlerinden en önemlilerini kaleme almıştır. Yaşadığı dönemin kültürünü, dil bilgisi kurallarını eserine yansıtmış ve günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Eserini oluşturmak için Türk, Yağma, Çiğil gibi Türk boylarını dolaşan bir gezgindir. Dil bilim açısından o dönemin yaşayan sözcüklerini, kelime köklerini eserine almış ilk dil bilimci, Türkçenin ilk etimoloğudur. Türkçenin ilk sözlüğünü yazmıştır.
Orta Türkçe: ana yurttan kalan halis Türkçe ile Oğuz ve Kıpçak lehçeleri yazı dili olarak bu devirde ayrılmış ve kendi eserlerini vermeye başlamıştır.dilin iç yapısı bakımından ise bazı büyük fonetik(ses) ve morfolojik( şekil) değişmeler de bu çağda görülmektedir. Bu çağ 10. ve 15. yüzyıllar arasını kapsar.
Karahanlıca: Hakaniye Türkçe’sidir. 11. ve 12. yüzyıllarda doğu ve batı Türkistanda kullanılmış ilk İslami Türk Orta Asya edebi dilidir. Uygur Türkçesinin İslami şekil altında bir devamıdır.10. yüzyıldan bu yana İslam kültürü alanına girmiş olan Türk devletleri içinde ilk sırayı 840- 1212 yılları arasında doğu Türkistanda Kaşgar ve Balasagun merkez olarak kurulan daha sonradan Semerkand’ı ikinci bir merkez yapan Karahanlı Türkleri alırlar. Bu devlet sınırları içinde kullanıla Türk yazı dili Hakaniye Türkçesidir.
İslami dönemin ilk dil ve edebiyat ürünlerinin kronolojik sırası şöyledir: Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t- Türk, Atabetü’l- Hakayık, Divan-ı Hikmet

Hiç yorum yok: